IsLaNDBaZaaR
 
  Ana Sayfa
  ABDuLLaH CaTLI
  ALaaTTiN CaKICI
  SeDaT PeKeR
  KüRSaT YILMaZ
  PiYoNLaR
  DuNYa MaFYaSi
  SuiKaSTLeR
  SeRi KaTiLLeR
  ÜnLü TeTiKCiLeR
  ÜnLü SiLaH KaÇaKCıLaRı
  ÜnLü KuMaRHaNe PaTRoNLaRı
  ÜnLü UyUSTuRuCu KaCaKCILaRI
  12 EyLuL 1980 DaRBe
  BuYuK KLuP
  BuYuK Ortadogu Projesi
  KuRTLaR VaDiSi GeRCeGi
  ErGeNeKoN
  En Son HaBeRLeR
  ZiYaReTCi DeFTeRi
  Harita / Uydu fotoğrafı
  Gazete
DuNYa MaFYaSi
ÇİN MAFYASI; ÇİN ÜÇLÜSÜ(TRİADLAR)
Triad’lar, gasp, uyuşturucu kaçakçılığı, fuhuş, kumar ve yan suç grupları olarak adlandırılan Çin video sektörü, kitaplar, gazeteler ve eğlence hizmetlerinin de dahil olduğu geniş bir suç yelpazesine sahiptir. Örgütün çok geniş denizler ötesi bir ağının bulunması, kolaylıkla uluslararası suç faaliyetlerine de karışmasına imkan sağlamaktadır. Çinli Triad’lar, Amsterdam, Londra, Manchester, New York ve San Francisco şehirlerinin de dahil olduğu Çinli toplulukların bulunduğu dünyanın her yerinde iyi bir şekilde örgütlenmişlerdir. Silah kaçakçılığı ile bağlantılı olarak ABD ve Avrupa’ya özellikle eroin kaçakçılığı ve hırsızlık, lüks otomobil, zengin piyasalara yat ve Çin Halk Cumhuriyeti’ne tüketim malları kaçakçılığı ve uluslararası kredi kartı sahtekarlığı gibi diğer tip suçlar, Triad’ların uluslararası boyutta yoğun olarak yürüttüğü faaliyetlerdendir. 1994 yılında İspanyol polisinin kayıtlarına göre, İspanya’nın Galicia bölgesinde Çinli yasadışı göçmenlerin sayısındaki hızlı artışa binaen yapılan araştırmalarda, Triad’ların yasa dışı insan kaçakçılığı ve eroin ticareti başta olmak üzere birçok suçla iştigal oldukları ve hızla Avrupa Birliği ülkelerinde örgütlendikleri tespit edilmiştir. İTALYAN MAFYASI Cosa Nostra
Belirtilen örgütlerden en önemlisi açıkça Cosa Nostra’dır. İtalya’da diğer suç örgütleri ile karşılaştırıldığında, Cosa Nostra, ülke içinde ve dışında, güç ve zenginlik olarak çok iyi durumdadır. Kendi yönetim modelini dikte edip, önemli operasyonların arkasında bir motor gibi hareket etme stratejisi olan bir örgüttür. Cosa Nostra’nın birçok faaliyetlerinin halen bölgesel olması ve Güney İtalya’da konuşlanmasına rağmen, Cosa Nostra her geçen gün uluslararası bir yapı arz etmeye başlayarak, Avrupa ve Amerika’yı tehdit etmektedir. Avrupa ve Amerika’ya göç dalgasında etkin bir rol oynayan örgüt, Almanya örneğinde olduğu gibi ABD’de de bu sayede eroin piyasasının önemli bir bölümüne sahiptir. Örgütün halihazırda 180’den fazla mafya ailesi bünyesinde, yaklaşık 5.000 örgüt üyesi vardır. “Pişmanlık Yasası” çerçevesinde güvenlik kuvvetleri ile işbirliğine gidenlerin itirafları neticesinde diğer örgütler gibi Cosa Nostra da son 5 yılda büyük darbeler yemiştir. Şu anda, örgüt Sicilya mafyası ve Terör Örgütü PKK/KADEK başta olmak üzere, Napoli, Kolombiya, Çin ve Rus mafyalarının desteği ile ayakta durmaya çalışmaktadır. Sicilya mafyasının, bununla birlikte bazı problemleri bulunmaktadır. İlk olarak, İtalya’da uyuşturucu pazarında bir tekel kuramadığı gibi Avrupa’daki uyuşturucu faaliyetleri de iyice zayıflamıştır. Mafyanın 1983-1992 tarihleri arasında İtalyan Adli Makamlarına yönelik saldırıları da mezkur zayıflamanın belirgin göstergesidir. Siyasi irade ile bağların kurulması ve devletle gizli ilişkilerin tesisi, bu zayıflamanın güçlendirilmesi çalışmalarında birer aşama olarak değerlendirilmekte idi. Son zamanlarda hassas bir kamuoyunun oluşması ve değişen siyasal ortamdan ciddi rahatsızlıklar duyan Sicilya mafyası halen suç örgütü olma ve güvenlik kuvvetlerinin ana sorununu teşkil etme özelliklerini muhafaza etmektedir. Napoli Camorra Örgütün, faaliyetleri 5.731.426 nüfuslu, 549 belediyeye sahip olan Compania bölgesinde, Napoli şehrinde ortaya çıkmış olup, faaliyetleri buradan yürütülmektedir. Camorra’nın teşkilat yapısı, üst derecede yöneticinin bulunmadığı, tepesiz bir piramit ve başıboş çetelerin oluşturduğu bir örgüt şeklindedir. Mafya tipi organizasyonlar içinde Camorra’nın en belirgin amacı stratejik suç ittifaklarına katılarak, faaliyetlerini bölgesel sınırlar boyunca genişleterek yaymaktır. Önemli denecek ölçüde sansasyonel cinayetleri bulunmamaktadır. Halihazırda 100’den fazla mafya ailesi bünyesinde 6 ila 7 bin örgüt üyesi bulunmaktadır. Camorra ile ilgili en önemli tespitlerden biri de, bu örgütün uyuşturucudan elde ettiği kara parayı aklama operasyonlarını rahatlıkla Hollanda, İngiltere ve Almanya’da gerçekleştirmekte olmasıdır. Cosa Nostra ve Ndrangheta gibi yediği darbeler sonucunda hızlı bir düşüşe geçen Napoli’nin Camorra örgütü, gasp, haraç ve sigara kaçakçılığı yollarıyla pes etmemeyi hedeflemekte, 21 milyar dolarlık cirosu ile elemanlarını beslemeye devam etmektedir. Calabrion Ndrangheta Bu örgüt 2.146.724 milyon nüfus ve 409 belediyeli Colobrio’nun güneyinde yer alan bir bölgede ortaya çıkmış ve buradan da yönetilmektedir. Örgütün faaliyetleri genellikle İtalya’nın merkez ve kuzey bölgelerinde yoğunlaşmaktadır. Cosa Nostra örgütüyle yakın bağlantıları vardır. Yatay teşkilatlanma biçimine sahip olup, bölgesel veya yerel düzeyde sorumluları bulunmamaktadır. En çok rastlanılan faaliyeti, perakendecilerden, rakiplerden, müteşebbislerden ve iş adamlarından para toplamaktır. Fidye için adam kaçırmak da Ndrangheta’nın geleneksel finansal dayanağı haline gelmiştir. Geçmişte özellikle 1985’ten sonra Calabria klanları uyuşturucu kaçakçılığına el atmışlardır. Örgüt mensuplarının en fazla, Fransa, Almanya, İspanya, Hollanda’da yerleştiği bilinmektedir. Sacra Corona Unita Bu örgüt, Puglia bölgesinin güneyinde yapılanmıştır ve yukarıda arz edilen Cosa Nostra, Camorra ve Ndrangheta örgütleriyle özellikle uyuşturucu kaçakçılığı konusunda yakın bağlantı ve ilişkileri vardır. Örgütün bilinen faaliyetleri 1980 yılı itibarıyla tanımlandığından, yeni mafya tipi organizasyonlar içerisinde yerini almaktadır. Faaliyetlerinin az oluşu ve çok küçük bir örgüt olması gerçeğine rağmen, gerçekleştirmiş olduğu faaliyetlerinin niteliği itibarıyla, en az büyük örgütler kadar acımasız ve zalimdir. Örgütün değişik 50 topluluktan oluşan yaklaşık 1000 üyesi bulunmaktadır. JAPON MAFYASI YAKUZA
Piramit şeklindeki örgütlenişi, alt üst ilişkisi, insanlara yaklaşımı, katı kuralları, devleti ve ülkeyi her şeyden üstün tutuşu ve görüntüsü ile Yakuza, ender bir yapıya sahiptir. Siyah takım elbiseli, beyaz kravatlı, güneş gözlüklü, çoğu ustura traşlı, vücudu dövmeli, serçe parmağı kesik Japon mafyası, işleyiş tarzıyla, Rus ve İtalyan mafyalarını geride bırakır. Yakuza'nın, Japonya'da saklanma ya da yer altına çekilme gibi bir sorunu yoktur. Çünkü her zaman gözler önündedir, alkışlarla siyasal zemindedir, devletin içindedir, polisle kol koladır. Devlet görevlileriyle olan bu danışlıklı hareket tarzı, Japon mafyasına toplum düzenini koruma misyonu yüklemiştir. Suç unsurlarını asgariye indirip çözümü polise havale etmek de, en önemli işlevlerindendir. Tamamen geleneksel Japon anlayışı üzerine kurulmuş olan Yakuza, yaklaşık 20 bin kişilik ordusuyla, ülke genelini en ücra sokaklarına kadar kontrolü altında tutmasıyla meşhurdur. Üyelerini aşırı sağcı sokak gençlerinden de seçen Japon mafyası, büyük holdinglerden, köşe başlarındaki küçük iş yerlerine, partilerden karakollara kadar geniş bir yelpazede görülür. En sert katı kurallarla donatılmış Japon mafyasının kendi arasında çelişki ya da çıkar hesaplaşmasına girdiği pek nadirdir; aksine son derece uyumlu bir çalışma tarzı vardır. Hangi üyenin hangi gruba bağlı olduğu, vücutlarına işlenmiş dövmelerle belirginleşmiştir, hangi mafya grubunun hangi alanı kontrolünde tutacağı da çok önceden beri netleştirilmiş, bölgeler paylaştırılmıştır. Kendi içinde hata yapan üyesinin küçük serçe parmağını keserek cezalandıran Yakuza, hataların çoğalması ile diğer parmakları da sırasıyla keser. Eğer hata affedilecek ölçüyü zorluyorsa direk polise teslim edilir, birkaç yıl cezaevine gönderilir, kendisini düzelterek gelmişse aynı grup içine terfi edilerek yeniden alınır. Çünkü Japon mafyası Yakuza üye olarak arasına aldığı kişilerin akıllı, uyumlu, kuralları bilen, Japonya'nın birliğine, aileye sadık ve yeri geldiğinde acımasız bir kişiliğe sahip olmasını ister. Genellikle devlete ait olmayan özel işyerlerini haraca bağlayan Yakuza, para toplama işini aksatmadan, periyodik olarak mükemmel bir şekilde organize eder. Japon mafyasının elde ettiği gelir, büyük holdinglerin ülke payına düşen kazancından daha da fazladır. Ekonomik işleyiş diğer bazı ülkelerin tersinedir. Mafya babasının elemanlarına para vermesi söz konusu değildir. Aksine üyeler dostlarını beslerler. Daha önceleri topladığı "vergi"lerle ayakta duran ve insanlarda derin korkulara yol açan Japon mafyası Yakuza, son yıllarda uyuşturucu ve fuhuş sektörüne yönelince, eski popülaritesini kaybetmeye başladı. Tayland, Filipinler, Kore gibi bazı Güney Asya ve Kolombiya, Arjantin, Brezilya gibi Güney Amerika ülkelerinden getirilen kadınlar, Yakuza aracılığıyla, fuhuş merkezlerinde Japon erkeklerine bahisle sunularak, herkesin gözü önünde, izleyenlerin alkış temposuyla fuhuş gösterileri yapılır. Böylesi yerlere, Japon olmayan erkekleri almazlar. Japon kadınlarının girmesine izin verilmez. Bu sektörden korkunç gelir elde eden Yakuza'ya, polis hiç bir şekilde müdahale etmez. Kirli işlerde yabancıları kullanmada uzman olan Japon mafyasının, özellikle buraya para kazanmak amacıyla gelen başta üçüncü dünya ülkeleri insanı olmak üzere, "gözü kara" kişileri seçmesi de diğer bir noktadır. Uyuşturucu trafiğinde Çin, İran, Pakistan gibi ülkelerin insanlarını taşeron olarak kullanan Yakuza, "vizesiz gençlerden seçtikleri kişileri", görevleri bitince paçavra gibi polise teslim eder ve yurtdışı edilmesini sağlar. Bu anlamda, Japonya'ya yıllar önce gelmiş olan başta İran'lılar ve Çinliler, bu ülkeyi ve insanlarını, yakından tanımak avantajını yakaladılar. Yakuza-polis ilişkisini çok iyi bir şekilde çözdüler. Çinliler, halen Yakuza ile iç içe olmayı sürdürürken, Japonlara göre sert yapıya sahip İranlılarla Yakuza üyeleri arasında daha önceleri yaşanan yeraltı hesaplaşmaları ise zaman zaman kanlı oldu. Japon mafyasının, toplum düzenini sağlayıp bir anlamda ön kontrolör görevini yapması ve bunu yürütürken polisle olan paralelliği ve danışıklığını söz konusudur. Ayrıca bu yapıdaki elemanların, son derece işlek olan tren istasyonları yakınında, elini ağzına götürüp sesler çıkararak işaretle uyuşturucu satmaları, her gün göz önünde yaşanan bir gerçektir. Japon organize suç örgütü olarak tarif edilse de aslında diğer suç örgütlerinden bir kaç açıdan çok farklı özelliklere sahip olan topluluktur. İlk olarak yer altında değil sokaklardadır. İkincisi de siyaset ve polis ile açık ilişki içerisindedir. Küçük mahalle derecesinde yaşamlarını sürdüren Japonlar, güvenlik teşkilatının da kurumsallaşmaması sebebiyle suça karşı toplumsal boyutta bir korumaya sahip değillerdir. Gündüzleri işlettikleri meyhane, bakkal, seyyar arabalı yemek dükkanlarını akşam olunca hırsızlık gibi suçlara karşı koruma, ertesi güne sağlam bir şekilde mallarını çıkarmak sorunu içindedir Japonlar. Çözüm olarak işsiz suça eğilimli gençlerden, mahalleyi bekleme, gireni çıkanı kollama, malları, dükkanları geceleri korumaları istenir ve bunun karşılığında belirli bir bedel ödenmesi teklif edilir. Mahallenin bıçkın delikanlıları bunu kabul ederler. Verilen bu göre fazlasıyla yerine getirilir ve bu oluşum gittikçe teşkilatlaşmaya baslar ve mahalleyi de asarak bulundukları bölgelerin koruma ve güvenliğini zorla ve bedel karşılığında ellerine geçirmeye başlarlar. Bu şekilde Yakuza denilen kurum oluşmaya baslar. Bu gelişmeler özellikle Meiji dönemine (1800”lerin ikinci yarısı) kadar bu şekilde sürer. Daha sonrasında ise batılılaşma hareketleri, gelişme, ikinci dünya savaşı sonrasında başlayan hızlı sanayileşme suresi ile birlikte bu oluşum kendini daha da farklı boyutlara (holdingler-siyasilerle ile ilişkiler boyutuna) taşır. İşte bu sebepledir ki, halen günümüzde organize Japon suç örgütü bu kadar bariz bir şekilde ortada gezebilmektedir. Çünkü bu örgütü temelde kuranlar yine bildiğimiz tarlada çalışan Japonlardır ve kendileri için kurmuşlardır. Japon gece yaşantısı içerisinde olmazsa olmazlardan birisidir Japon organize suç örgütü. Bunun bir sebebi de, Japon polisinin - özellikle de karakol polislerinin- adres sorma ve yaşlılara yardim etmekten başka bir ise yaramamalarından kaynaklanmaktadır. tüm gece hayatini ayakta tutan da , göreceli olarak güvenliğini sağlayan da söz konusu Japon organize suç örgütüdür. Elbette ki bu yaptıkları görev karşılığında mekan sahiplerinden belirli bir bedel almaktadırlar bu isleri yani gece hayatini bizzat idare edenler söz konusu Japon organize suç örgütünün alt tayfasıdır. Bunlara Chinpira denilir. büyük babalar ortalarda gözükmez onlar genelde, diğer büyük grup (Kumi) babalarıyla vakit geçirirler. Bu Japon organize suç örgütünün en kuvvetli olduğu yerler Japonya’nın güney batısı diyebileceğimiz(Hiroshima-Yamaguchi) Çin bölgesi’dir. 20.000 küsur üyesi 600.000 yandaşı olduğu tahmin edilmektedir. Devlet bu kadar kalabalık, güçlü, onurlu bir örgütle başa çıkamadığı için iş birliğine girişmiştir. Çoğu faaliyetine göz yumulur. Tabii ki Yakuza’nın sadece Japonya’da iş yaptığını düşünmek komiktir. Bütün uzak doğu'da faaliyet gösterir. ABD’deki mafyalarla yakın ilişki içindedir. Bir Yakuza, içinden kesinlikle çıkılamayacak bir duruma düştüğünde, işkence göreceğini ve ağzından zorla laf alınacağını gördüğünde dişleriyle dilinin altındaki damarı sertçe ısırarak intihar eder. "Yakuza" deyimi Hanafunda (çiçek kağıtları) adlı bir tür kart oyunundaki en kötü sonuç olan 20 sayısından türetilmiştir.toplamı 20 sayısını veren üçlü kağıt kombinasyonunun (8,9,3) Japoncasıdır Yakuza. "Yubitsume" denilen serçe parmağını kesme ise bir hata yada suçu affettirmek için yapılır ve bağlılığın simgesidir. Vücuda delicesine yapılmış dövmeler ise bir çeşit mertlik ve cesurluk gösterisidir. Tamamı aşırı sağcı olan Yakuza aileleri çok katı bir şeflik sistemine göre örgütlenir. KOLOMBİYALI KARTELLER
Kolombiyalı karteller, birçok yönüyle birbirlerine benzemektedir. Birçok uluslararası suç örgütünden farklı olarak değişik her türlü suçla ilgilenen Kolombiyalı karteller, uyuşturucu işinde bir numaradır. Gerçekte, karteller -ki şu an kokain endüstrisinde hakim olan Cali karteli için özellikle durum böyledir- diğer gruplardan daha fazla olarak aralarında bir suç kültürü oluşturmak suretiyle işbirliğine gitmişler ve her geçen gün de bunu arttırmışlardır. Hatta kartel kendi içinde işbölümü ve uzmanlaşmaya gitmek suretiyle bir sanayi geliştirmiştir. Gerek Kolombiya gerekse ABD ve Avrupa’daki faaliyetlerinde, Kolombiyalı karteller, lojistik ve pazarlama gibi konularda uzmanlaşmış hücre tipi yapılanmaya sahiptir. Bu yapılanma sayesinde, örgüt üyeleri arasındaki ilişki ortadan kaldırılmakta ve örgüte ihanet en alt düzeye indirilmektedir. Cali karteli tıpkı diğer uluslararası şirketler gibi faaliyetlerini yürütmektedir. Örneğin, özellikle son yıllarda Batı ve Doğu Avrupa ve Eski Sovyetler Birliği topraklarında piyasasını genişletmek amacına yönelik olarak, kokaine nazaran daha ucuz, daha rahat taşınabilen ve yüksek kar marjını sağlayan Kolombiya eroinin üretimi ile ortaya çıkan diğer yan ürünlerini artırma çabası içerisine girmiştir. ABD’den sonra, Avrupa’da da bu kartellerin yaygınlaşması, bölgedeki yüksek eroin tüketimi ile bağdaştırılmaktadır. 800 klanı ve 25 bin dolayında örgüt elemanı ve yaklaşık 100 bin yandaşı ile Kolombiya mafyası, Avrupa mafyası ile işbirliğine giderek Avrupa piyasalarına son 10 yılda Kolombiya’dan eroin sevkıyatı yapmaktadır. Hatta, bu konuda en fazla işbirliğini Türk mafyası ile gerçekleştirmekte, eroin sevki tehlikeye girdiğinde, Kolombiya mafyasının kullandığı gemiler Türk mafyasının emrine verilmektedir. En son Lucky-S ve Kısmetim 1 gemilerinde ele geçirilen tonlarca uyuşturucu maddenin orijini ve gemilerin bandıraları göz önüne alındığında olayın ciddiyeti çok daha iyi anlaşılacaktır. MEDELLİN KARTELİ Pablo Escobar 1949'da doğmuş bir köylü ve öğretmenin çocuğu. Lisedeyken de antik mezar taşlarını çalıp tüccarlara satarmış. Hapisten kaçtıktan sonra 1993'de polis tarafından vurularak öldürülmüştür. Pablo Escobar, yaşadığı Kolombiya’nın Medellin kasabasındaki karargahından, uluslar arası bir kokain dağıtım şebekesi örgütlemeyi başarmış bir efsaneydi.Dahası dünya çapında faaliyet gösteren yeni gangsterlerin bir prototipiydi. Escobar’ın 1990’da 3 Milyar Dolara varan bir servetin sahibi olduğu tahmin ediliyordu.Bu servet, gayrimenkuller ve Escobar’ın faks ve bilgisayar ağıyla denetlediği deniz aşırı yatırımlar sayesinde aklanıyordu. Söylentilere göre Escobar, 1000 silahlı adamdan oluşan özel bir ordu besliyordu. Soruşturmacılara, politikacılara ve polislere karşı düzenlenen geniş çaplı suikastlarda kullandığı bu ordu, ona “Narkoterörist” unvanını kazandırmıştı. Ama Escobar’ın eylemleri bir süre sonra çizmeyi aşmaya başladı. Bunun üzerine Escobar Kolombiya yetkililerine teslim oldu ve onlara, kokain imparatorluğunu dağıtmayı da içeren, barışçıl bir çözüm önerisinde bulundu. Ne var ki kokain işlerini, Bogota’da kendisi için özel olarak inşa edilmiş hapishaneden yönetmeyi sürdürdü. 1992’de hapisten kaçtığı zaman, onu ortadan kaldırmak isteyenlerce tam bir sürek avı başlatıldı. CIA, taktik danışmanları desteğindeki, özel görevler için hazırlanmış bir polis timi Escobar’ın peşine düştü. Bu sürek avında, casus uydular ve Amerika’nın bölgeye gönderdiği bir C 130 tipi keşif uçağı da vardı. Ama Escobar’ın ölmesini isteyen başkaları da vardı. RUS MAFYASI (ORGANİZTSYA)
Onlarca yıl Avrupa’yı, hatta dünyayı dehşete götüren İtalyan mafyası’nın zayıflaması en çok Rus organize suç gruplarının işine yaramıştır. Berlin duvarının yıkılmasından sonra iş hacmini yüzlere, binlere katlayan Rus mafyası “Organiztsya”, tüm Avrupa, hatta Afrika ve denizaşırı ülkelerde bile yasa dışı egemenliğini kanıtlamıştır. Rus mafyası, yıllık 200 milyar dolarlık cirosu ile organize edilmiş örgütler arasında birinci sıraya oturmuştur. 114 bin aktif elemana ve sayıları 3 milyona ulaşan yandaşlara sahip olan Rus örgütlü suç gruplarının en önemli faaliyet alanlarını; antik eşyaların çalınması ve bunların batıya kaçakçılığı, fuhuş, oto kaçakçılığı, silah ticareti ve uyuşturucu kaçakçılığı olarak tanımlayabiliriz. Diğer birçok faaliyetleri de bu listeye ekleyebiliriz. Ancak en çok karşılaşılan suç tipleri bunlardır. Rus organize suç grupları; iç ve uluslararası piyasalarda faaliyet gösteren, prototip fırsatçı örgütlü suç grupları içerisinde değerlendirilmektedir. Tıpkı Sicilya mafyasında olduğu gibi, diğer rakip örgütlü suç gruplarını tasfiye etmek suretiyle kendi bölgelerinde kontrolü elinde tutmak amacına yönelik yerel düzeyde faaliyetlerini yoğunlaştırmaktadır. Uluslararası düzeyde de; kaçakçılık veya otodan silaha, tıbbi malzemeden ham maddeye kadar kar imkanı sağlayan her türlü yasa dışı faaliyetlerdeki hünerlerini de sergiledikleri yakinen bilinmektedir. Rus mafyasının en etkili klanı “Solntsevo” yani Güneş Tugayı’dır. Adını Moskova’daki bir semtten alan bu klan, Rus mafyasının Avrupa’daki en etkili koludur. Berlin, Viyana ve Roma’yı kendilerine üs olarak seçmişlerdir. Zaten, en azılı babalarından biri olan Yuri Essin’de halen Roma’da tutuklu bulunmaktadır. Eski Sovyetler Birliği’nin kalıntısı bazı Polit Büro üyelerinin intikamlarından çekinen Rus mafyasının babalarının, şimdilik Avrupa başkentlerinde yaşayarak irtibat müesseseleri aracılığıyla ülkedeki örgütlerini rahatça yönettikleri ve burada konuk oldukları ülkelerin mafyaları ile de işbirliğine girdikleri bilinen bir gerçektir. Hatta buralarda, “royalties” yani telif hakkı olarak kazançlarından yüzde vermektedirler. Özetle, mafya örgütleri arasında da know-how veya joint venture şeklinde ekonomik anlaşmalar olabilmektedir. Örneğin, bugün Almanya’da gayrimenkul piyasasını özellikle, Wiesbaden’de, elinde bulunduran İtalyan Camorra örgütü, Rus mafyası adına toplu konutları satın almaktadır.
 
   
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol